24 Nisan 2009 Cuma

Gençlere İnsan Hakları Eğitimi Kılavuzu

Gençlere İnsan Hakları Eğitimi Kılavuzu: Pusula

Pusula, öğrencilere, çevrelerine, kendi kişisel kaygılarına odaklanan deneyimsel ve yaygın eğitim yaklaşımlarını temel alan bir eğitim rehberi. Bugüne kadar Türkçe dâhil, 25 dile çevrildi; 8 dile daha çevrilecek. Bunlar arasında Japonca gibi Avrupa dışında kullanılan diller de mevcut.

İnsan hakları eğitimi için geliştirilmiş önemli kaynaklardan biri şüphesiz Avrupa Konseyi`nin İnsan Hakları Eğitimi Gençlik Programı kapsamında hazırlamış olduğu `PUSULA: Gençlerle İnsan Hakları Eğitimi Kılavuzu`. Çeşitli disiplinlerden ve farklı kültürlerden gelen bir yazar ve eğitimci ekibinin hazırladığı PUSULA kitabı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından İnsan Hakları Hukuku Çalışmaları dizisinin bir parçası olarak Türkçe`ye çevrilerek yayınlandı.

İnsan hakları kültürünün oluşturulması için yaygın ve okulla sınırlı kalmayan bir insan hakları eğitimine duyulan ihtiyaca karşın eğitimciler ve gençlik çalışanlarının elindeki kaynaklar oldukça az. PUSULA, 2002 yılında bu alandaki kaynak boşluğunu doldurmak amacıyla Avrupa Konseyi tarafından yayınlandı.

Kitap, genç insanları insan haklarına yönelik olarak kendi toplumsal çevreleri içinde ve kendi istedikleri şekilde harekete geçmeye dönük bir farkındalık geliştirmeyi amaçlayan bir insan hakları eğitimi el kitabı olarak tasarlandı.

Bu amaçla çalışmalar yürütmek isteyen gençlik önderleri, öğretmen ve eğitmenlere yönelik somut fikirler ve pratik aktivitelerle birlikte eğitimlerde kullanılmak üzere insan hakları, insan hakları eğitimi ve yurttaşlık, çocuklar, çevre, toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı, sağlık, küreselleşme, barış, yoksulluk ve spor gibi farklı temalarda bilgi sağlayan bölümler içeriyor. PUSULA, insan hakları eğitimini en geniş anlamıyla, insan onurunda eşitlik anlayışını destekleyen eğitsel programlar ve etkinlikler olarak kabul ediyor ve genç insanların kendilerini birer kaynak olarak görüyor.

Uluslararası Af Örgütü`ne (UAÖ) göre insan hakları eğitimi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve diğer belgelerde bahsedilen haklar ve insan hakları ihlallerinin tazmini için gerekli uygulamalar konusunda bilinç yaratmayı amaçlayan uluslararası bir harekettir. Uluslararası insan hakları örgütleri, yurttaşların hakları ve özgürlüklerinden haberdar olmaları gerektiği savıyla insan hakları eğitimimin de bir hak olduğuna vurgu yaparlar.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği`ne göre ise insan hakları eğitimi evrensel insan hakları kültürünü hedef alan eğitim ve bilgi paylaşımını ve bu yolla bilgi ve becerilerin artırılmasını amaçlar.

İnsan hakları eğitimi, insan hakları ve temel özgürlüklere saygının geliştirilmesini, insan kişiliği ve insan onuru duygusunun geliştirilmesini, tüm uluslar, topluluklar, ırksal/ulusal/etnik/dinsel/dilsel gruplar arasındaki anlayış, hoşgörü, cinsiyet eşitliği ve arkadaşlık kavramlarının geliştirilmesini ve herkesin toplumsal hayata özgürce ve etkin bir şekilde katılmasını sağlar. Birleşmiş Milletler, insan hakları eğitiminin toplumsal yaşam içindeki her alana dâhil edilmesini ve yaşam boyu öğrenmenin bir parçası olmasını önerir.

İlk insan hakları eğitimi programı 1978 yılında daha çok silahsızlanma odaklı olarak UNESCO tarafından geliştirildi. İnsan hakları eğitimi Latin Amerika, Güney Afrika ve Orta ve Doğu Avrupa`da uygulayıcılar ve araştırmacılar tarafından otoriter geçmişten demokrasiye geçişte uygun yöntemler sunan bir araç olarak kabul gördü.

İnsan hakları eğitimi, Nijerya ve diğer sömürge sonrası ülkelerde ise geçiş döneminde demokrasi, sosyal adalet anlayışını yaratacak ve okullarda otoriter düzenden kalan mirasın kalıntılarını yok edecek bir araç olarak kabul edildi. Bu alan diğer yandan çatışma sonrası toplumlarda çatışmayı önleme ya da barışın inşası mekanizmalarının bir parçası olarak görüldü. İnsan hakları eğitimi Almanya ve İsviçre`de ise ırkçılık, yabancı düşmanlığı, aşırı sağla mücadelenin önemli bir parçası olarak görüldü.

11 Eylül sonrasında ise güvensizlik ve korku kültürü gibi koşullar altında insan hakları konusunda bilinç yaratmak, insan hakları olmadan insani güvenliğin olamayacağını anlatmak insan hakları eğitiminin konusu oldu.

`Büyük bir mülteci grubu, ülkelerindeki savaştan kaçarak buraya geldi ve komşu ülkeye geçiş yapmak istiyor. Kendi ülkeleri ve komşu ülke arasındaki sınırda geçirilen karanlık, soğuk ve yağmurlu bir gece. İnsanlar aç ve yorgun; üşüyorlar. Çok az paraları var. Yanlarında pasaport dışında hiçbir belgeleri yok. Komşu ülkenin göçmenlik memurları farklı görüşlere sahip – bazıları mültecilerin geçmesine izin vermek istiyor, diğerleri istemiyor. Ümitsiz durumdaki mülteciler göçmenlik memurlarını ikna edebilmek için çeşitli görüşler öne sürüyorlar.` Siz bir göçmenlik memuru olsaydınız ne yapardınız, mültecilerin bazılarını mı yoksa hepsini mi sınırdan geçirirdiniz? Bunu belirlerken hangi kriterleri göz önünde bulundururdunuz? (PUSULA, `İçeri Girebilir miyim?` etkinliği, sayfa 98)

Sonuç olarak insan hakları eğitimi sömürgecilik ve otoriter rejimlerin bıraktığı mirasla mücadele edilmesi ve yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık ve etnik gruplar arası çatışma gibi yapısal sorunların üstesinden gelinmesi için çeşitli hükümetlerarası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri tarafından pratik yöntemler sunan, sonuca odaklı bir araç olarak geniş kabul gördü. İnsan hakları ise bugün birçok kavram ile ele alınıyor, örneğin kalkınma ve yoksulluk, din ve inanç özgürlüğü veya küreselleşme.

Devlet kurumları insan hakları eğitimini tanımlarken daha çok ulusal ve uluslararası insan hakları belgelerine ve `haklar`a yoğunlaşırken sivil toplum kuruluşları toplumsal dönüşüm ve değişime vurgu yapıyorlar, eğitimciler ise daha çok değerler, normlar ve standartlara. İnsan hakları eğitimini resmi eğitim müfredatının içine yerleştirmek için günümüzce birçok kurum ve kişi çalışmalar yapıyor. Bunun için uluslararası ya da bölgesel ölçekte hazırlanan hükümetlerarası çerçeveler kabul ediliyor.

İnsan hakları eğitimi uzmanlarına göre ise insan hakları eğitimi anlayışının öğretmen/öğrenci, hükümet/seçmen, veren/alan anlayışının ötesine geçmesi gerekiyor. Uzmanlara göre, ancak yerel ve ulusal paydaşlar kendi toplumlarında insan hakları anlayışını yerleştirmek için çabaya girerse sonuç alınabilir.

Halihazırda insan hakları örgütleri tarafından insan hakları ile ilgili geliştirilmiş yüzlerce eğitim materyali mevcut ve bunların büyük bölümüne İnternet`ten erişilebiliyor. Human Rights Education Associates- HREA (İnsan Hakları Eğitimi Katılımcıları) verilerine göre 2005 yılında İnternet`ten 1,4 milyon kez insan hakları eğitimi materyali indirildi.

Türkiye`de de insan hakları alanında çalışan çeşitli sivil toplum kuruluşları bu alanda aktif olarak çalışıyor, insan hakları eğitim programları geliştiriyor ve uyguluyor. Bunlara bir örnek olarak Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Gençlik Çalışmaları Birimi tarafından Avrupa Konseyi`nin `Herkes Farklı– Herkes Eşit` kampanyası bünyesinde yürütülen `Yaşayan Kütüphane/ Kitabı Kapağına Göre Yargılama` etkinliği verilebilir.

İlk kez geçen sene ağustos ayında Barışarock festivalinde açılmış olan kütüphaneye gelen kişiler ödünç aldıkları insan-kitaplar ile kişisel bir diyalog içine giriyorlar. Yaşayan kitaplar arasında eski uyuşturucu bağımlısı, bankacı, Arap, avukat, HIV pozitif ya da feminist olan kişiler yer alabiliyor. Uluslararası Af Örgütü Türkiye, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi, Kadının İnsan Hakları– Yeni Çözümler ve daha birçok sivil toplum kuruluşu tarafından geliştirilen ve uygulanan insan hakları, ayrımcılık yasağı, insan hakları hukuku veya kadının insan hakları temalı eğitim programları var. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi bünyesinde yürütülen İnsan Hakları Hukuku Yüksek Lisans Programı ve üniversitenin İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen projeler kapsamında yargı mensuplarına, Bakanlıkların ilgili çalışanlarına, avukat ve STK temsilcilerine sunulan insan hakları konulu seminerler de örnekler arasında yer alıyor.

`Duydun mu, Peter gey olduğunu açıklamış.` `Duymadım, ama hiç aklıma gelmezdi; demek istediğim hiç geye benzemiyor ki!` Böyle bir diyaloga şahit olsaydınız ne yapardınız? (PUSULA, `Cinsellik Konuşma Zamanı!` etkinliği, sayfa 156)

PUSULA, öğrencilere, onların çevrelerine ve kendi kişisel kaygılarına odaklanan deneyimsel ve yaygın eğitim yaklaşımlarını temel alan bir eğitim rehberi. Bugüne kadar Türkçe dahil olmak toplam 25 dile çevrildi ve 8 dile daha çevrilecek. Bunlar arasında Japonca gibi Avrupa dışında kullanılan diller de mevcut.

PUSULA, farklı dillerde yayınlanmasının ötesinde farklı ülkelerde gençlik örgütleri, gençlik çalışanları, öğretmenler ve eğitmenler tarafından yaygın olarak kullanılan bir kaynak. Örneğin Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu işbirliğinde Ürdün, Mısır ve Fas`ta PUSULA`nın Arapça çevirisi (İttijahat) kullanılarak bir dizi eğitmen eğitimi düzenlendi. Macaristan`da Mobilitás adlı gençlik örgütü 2006 yılında Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa PUSULA üzerine bir proje yürütmeye başladı.

Proje PUSULA`yı öğretmenlere tanıtmayı, Macaristan`da insan hakları eğitimi müfredatını geliştirmeyi, öğretmenler için yardımcı kitap hazırlamayı ve bu yolla okul ortamında bunun nasıl kullanacağını göstermeyi amaçlıyordu. İnsan hakları, demokrasi ve yurttaşlıkla ilgilenen herkes için farklı yaklaşımlar içeren PUSULA`nın Türkiye`de de gerek resmi eğitim ortamlarında gerekse STK`ler tarafından yürütülen eğitimler çerçevesinde kullanılarak, Türkiye`nin insan hakları alanındaki gelişimine olumlu katkılarda bulunacağı ümit ediliyor.

`Maria neredeyse bir yıldır işsiz ve büyük bir gayretle iş arıyor. On gün önce bir iş görüşmesine gitti. Bu, hayallerini süsleyen, tam aradığı gibi bir işti! Her şey yolunda gitti ve Maria`nın başvurusu kabul edildi. Sözleşmesini imzalaması için Maria`dan personel müdürü Bay Wladstock ile görüşmesi rica edildi. Maria görevleri ve yapacağı işle ilgili meseleleri görüşme esnasında zaten netleştirmişti. Sözleşmeyi tam imzalayacakken, Bay Wladstock, işe alınması için iki yıl içinde çocuk sahibi olmayacağına dair bir belge imzalaması gerektiğini söyledi.` Maria`nın yerinde olsaydınız ne yapardınız, belgeyi imzalar mıydınız? (PUSULA, `Çalışma yaşamı ve bebekler` etkinliği, sayfa 260)

İnsan hakları eğitiminin yerel ve ulusal ölçeklerde geliştirilmesi ve daha da yaygınlaştırılması için insan hakları uzmanları tarafından bir dizi ihtiyaca işaret ediliyor. Bunlardan biri bu alanda uzmanlaşmaya olan ihtiyaç. İnsan hakları eğitimi konusunda geliştirilen bilinç yerel ölçekte uygulanabilir, fakat ulusal ölçekte koordine edilen ve desteklenen stratejilere dönüştürülmeli.

Diğer bir ihtiyaç ise resmi eğitim ve yaygın eğitim arasındaki gerilimin azaltılması. Aynı ihtiyaç insan hakları eğitimi içinde yer alan aktörler arasındaki gerilim için de geçerli. Diğer bir gereksinim ise yurttaşlık eğitimi ve insan hakları eğitimi arasındaki ilişkinin netleştirilmesidir. Bu alanda işaret edilen diğer bir ihtiyaç ise öğretmenler ve okul yöneticilerinin insan hakları eğitimi içinde oynadıkları rolün farkına varılması ve bu kişilere destek verilmesi.

Bu ihtiyaçlar da ele alındığında, PUSULA`nın Türkçe`ye kazandırılmasının Türkiye`de gerek resmi gerekse yaygın eğitim ortamlarında sunulan insan hakları eğitimi programlarının geliştirilmesinde uygun ve kolay uygulanabilir veya uyarlanabilir bir içerik sunan bir eğitim rehberi olarak bu alandaki kaynak açığının kapatılmasında büyük katkı sağlayacağı söylenebilir.

0 yorum:

Yorum Gönder