21 Ocak 2009 Çarşamba

2008/4 KPSS Sonuçları açıklandı !!!



Yerleştirme sonucunda ortaöğretim düzeyindeki 4 bin 109 kadrodan 4 bin 84'u doldurulurken 25 kadro boş kaldı.Önlisans düzeyinde ise, 3 bin 145 kadrodan 3 bin 139'una adaylar yerleştirildi. Sadece 6 kadro boş kaldı.Lisans düzeyinde 7 bin 300 kişilik kadronun 6 bin 854'ü doldurulabildi. Her üç öğretim düzeyinde 14 bin 77 kişi bir işe yerleştirilirken 477 kişilik kadro açıkta kaldı.

Karne Sonuçlarını internetten Öğren !!!



Velilerin, çocuklarının okul durumları hakkında bilgi almasını sağlayan sistemle öğrencilerin ders programı, devamsızlık bilgileri, notları, sınav tarihleri, proje teslim tarihleri ve öğrencilere özel duyurulara ulaşılabiliyor. Veliler, öğrencinin T.C. kimlik numarası ve okul numarasını kullanarak sisteme giriş yapabiliyorlar. Öğrencilerin karnelerine işlenen notlar sisteme de işleniyor. Böylece sahte karne hazırlanması ya da oluşabilecek hataların önüne geçilmesi amaçlanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerle ilgili tüm bilgilerin elektronik ortama alınmasını ve işlemlerin bu şekilde yürütülmesini öngören, velilere çocuklarının durumunu internetten izleme imkanı veren ''e-Okul Projesi''nin ilköğretim okullarından sonra ortaöğretim okullarına da yaygınlaştırılmasına karar vermişti. Bu çerçevede hazırlanan ''e-Okul Sisteminin Ortaöğretim Okullarında da Uygulanması'' adlı genelgeye göre, ilköğretim öğrencilerinden sonra lise öğrencilerin de karnelerine bu yarıyıldan itibaren internet üzerinden ulaşılabilecek.

18 Ocak 2009 Pazar

Açıköğretimde danışmanlık dersleri başladı!


Anadolu Üniversitesinin (AÜ) uzaktan eğitim sistemiyle öğretim yapan Açıköğretim, İktisat, İşletme Fakülteleri öğrencilerine yönelik yüz yüze verilen akademik danışmanlık dersleri başladı.
AÜ Rektörlüğünden alınan bilgiye göre, Açıköğretim, İktisat ve İşletme fakülteleri öğrencileri için öğrenilmesinde güçlük çekilen bazı derslere yönelik yapılan yüz yüze akademik danışmanlık derslerine, bu yıl da devam ediliyor.
Ülke genelinde 65 il ve 5 ilçedeki 74 merkezde gerçekleştirilen akademik danışmanlık derslerine kimliklerini göstererek hiçbir ücret ödemeksizin katılabilecek öğrencilerin devam zorunluluğu bulunmuyor.
Öğrenciler, derslerin yapılacağı derslikleri, derslerin gün ve saatlerini bulundukları ildeki AÖF Bürosuna başvurarak veya "http://www.anadolu.edu.tr/" web adresinde bulunan Açıköğretim başlığı altındaki "Akademik Danışmanlık Hizmetleri" bölümünden öğrenebilecek.
Akademik danışmanlık kapsamında yüz yüze öğretimi yapılacak dersler şunlar:
"1. sınıf dersleri: Genel Matematik, Genel Muhasebe, İktisada Giriş, 2. sınıf dersleri: Muhasebe Uygulamaları, İstatistik, İktisat Teorisi, 3. sınıf dersleri: Maliyet Muhasebesi, Türk Vergi Sistemi, Finansal Yönetim, İngilizce. 4. sınıf dersleri için ise akademik danışmanlık uygulanıyor."
Yüz yüze gerçekleştirilecek ve 29 Mayısa kadar sürecek eğitimler, şu merkezlerde yürütülecek:
"Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Aksaray, Alanya, Amasya, Ankara (Cebeci, Beşevler), Antalya, Ardahan, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bandırma, Bayburt, Biga, Bilecik, Bolu, Bozüyük, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir (Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi), Gaziantep, Giresun, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul (Beyazıt, Haydarpaşa), İzmir, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mersin, Muğla, Nazilli, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Uşak, Van, Yozgat, Zonguldak."

Sözleşmeli öğretmenlere darbe!


Milli Eğitim Bakanlığı, 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere Şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı vermesine karşın, söz konusu hak “göstermelik" çıktı.
Bakanlık bazı illerde sözleşmeli öğretmen sayısının fazla olduğunu bildirerek, bu iller için sözleşmeli kontenjanı verilmeyeceğini bildirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere Şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı vermesine karşın, söz konusu hak “göstermelikö çıktı. Bakanlık bazı illerde sözleşmeli öğretmen sayısının fazla olduğunu bildirerek, bu iller için sözleşmeli kontenjanı verilmeyeceğini bildirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlanan 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı verdi.Bu gelişme sonrasında başvuruların başlayacağı bugünlerde sözleşmeli öğretmenlere illerde açık bulunmadığı şeklinde açıklamalar yapılmaya başlandı. Sözleşmeli pozisyonunda açık olan kurumlar belirlenirken; bir kısım illerde öğretmen ihtiyacı bulunmasına rağmen, il genelinde sözleşmeli pozisyonunda çalışan öğretmen sayısında açık olmadığı gerekçesiyle özür grubundan sözleşmeli öğretmenlere açık gösterilmedi.
-MEB’DEN “SÖZLEŞMELİ KONTENJANI VERMEYİN" EMRİ
Konuya ilişkin olarak Aksaray İl Milli Eğitim Müdürlüğü 5 Ocak 2009 tarihinde web sitesinden duyuruda bulunarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gönderilen mail’i yayınladı. Bakanlıktan gönderilen mailde, “İl genelinde toplam sözleşmeli öğretmen pozisyon sayısından mevcut sözleşmeli öğretmen sayısı fazla olduğundan dolayı iliniz yarıyıl tatili özür durumuna bağlı yer değiştirme döneminde sözleşmeli öğretmen atamasına kapatılmıştır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmen kontenjanı belirlenmeyecektirö denildi.
Aksaray’da sözleşmeli öğretmen ihtiyacı Bakanlık tarafından kapatıldı. Bu durumun Mersin, Hatay, İzmir, Bartın, Antalya gibi birçok il’de de mevcut olduğu ve bu illerin sözleşmeli öğretmen yer değiştirme işlemlerine kapatıldığına öğrenildi.

Okullara "Filistin" genelgesi


Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, hayatını kaybeden Filistinliler için yarın okullarda 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasını istedi.
Çelik, konuya ilişkin yayımladığı genelgede, İsrail’in 17 gündür süren saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden yüzlerce Filistinli, özelikle de çocuklar ve öğrenciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması talimatını verdi. Çelik, genelgede, şunları kaydetti:
"İlk ve ortaöğretim kurumlarında 13 Ocak 2009 Salı günü saat 11.00’de tüm sınıflarda veya toplu olarak gerçekleştirilecek saygı duruşu ile Filistin’de yaşanan zulüm telin edilirken Filistin halkı ile de dayanışma sergilenecektir. Ayrıca ilk ve ortaöğretim kurumlarında ’Filistin’de insanlık dramı" konulu bir resim ve kompozisyon yarışması düzenlenecek, dereceye girenler ülkemizde ve yurt dışında çeşitli platformlarda sergilenerek kamuoyunda gerekli duyarlılığın sağlanmasına katkıda bulunulacaktır."

2010'da çift aşamalı ÖSS'ye doğru


ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'ın YÖK Genel Kurulu'na önerdiği değişikliğe göre, birinci sınavda genel yetenek ve genel kültürlerinin ölçüleceği öğrenciler ikinci sınavda alanlarıyla ilgili testleri çözecek.
YÖK, 2010-ÖSS'nin iki ayrı sınavdan oluşmasıyla ilgili proje üzerinde çalışmaya başladı.ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'ın YÖK Genel Kurulu'na önerdiği değişikliğe göre, birinci sınavda genel yetenek ve genel kültürlerinin ölçüleceği öğrenciler ikinci sınavda alanlarıyla ilgili testleri çözecek. Testlerden alınan en yüksek puanla üniversiteye yerleştirilecek.
2009 değişikliği ertelendi
Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında dün toplanan YÖK Genel Kurulu'nda, ÖSS'de yapılması planlanan değişikliklerin 29 Ocak'taki toplantıda ele alınmasına karar verildi. Toplantıya, Prof. Dr. Tunçalp Özgen katılamadı. Kurulda, meslek lisesi öğrencilerinin ön lisansa sınavsız geçişlerini sağlayan uygulamanın kaldırılması için yasal düzenleme gerektiği yönünde tartışmalar yaşandı. Bu nedenle 2009-ÖSS'de yapılacak değişiklik 29 Ocak'taki toplantıya bırakıldı. Kurulda ayrıca 14 farklı fakülteye dekan ataması yapıldı.
Bize bakmadılar
Özcan, toplantıya verilen arada 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in atadığı 5 YÖK üyesinin yayımladığı bildiriyle ilgili yorum yapmayacağını söyledi. Bildiride imzası bulunan üyelerden Prof. Dr. Fikret Şenses, bazı üyelerin "kendilerine bakmadığını" belirterek, "Üyelerden sözlü veya yazılı olarak tepki gelmedi ama tavır olarak gelmiş olabilir" dedi.
Tek sınav dönemi bitiyor
Edinilen bilgiye göre; Yarımağan, toplantıda 2010'da uygulamaya geçirilmesi planlanan farklı ÖSS modelleriyle ilgili bilgi verdi. Bu modeller arasında en dikkat çekeni daha önce Özcan'ın açıkladığı "İngiliz Modeline" benzer bir uygulama oldu. Geçmiş yıllarda uygulanan çift aşamalı sınava benzeyen bu uygulama yine merkezi sistemle yapılacak. Yarımağan'ın anlattığı model hayata geçerse, üniversite adayları "yeterliliklerinin" ölçüleceği ilk aşama sınavına katılacak. Öğrencilerin bu testte genel yetenek ve genel kültürleri ölçülecek. Adaylar, ikinci aşama sınavda öğrenim gördükleri alanlarla ilgili testleri çözecek. Örneğin, sosyal alanda yükseköğretim yapmak isteyen öğrenci sosyal bilimler testlerini çözecek. Aday, üniversiteye sınavda aldığı en yüksek puanla başvurabilecek. Bu sistemde psikolojik stres azaltılacak ve adayın kendini iyi hissetmesi sağlanacak.

Karabük Üniversitesi yolunda anlamlı sözler


Karabük Üniversitesi’nde kampus içinde bulunan aydınlatma direklerine Atatürk, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana ve Albert Einstein gibi ünlülerin sözlerinin bulunduğu panolar asıldı.
Geçen yıl Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nden ayrılarak kurulan Karabük Üniversitesi’nde, kampus içinde yol kenarlarında bulunan aydınlatma direklerine ünlü kişilerin sözlerinin yazılı olduğu panolar asıldı. Üniversiteye giden yol üzerindeki ilk aydınlatma direğindeki panoda Türk bayrağı, daha sonra Atatürk’ün portresi, diğerlerinde ise Atatürk, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana, Tevfik Fikret, Albert Einstein’ın sözleri ve Çin atasözleri bulunuyor. Öğrenciler yolda yürürken bir yandan da panolardaki sözleri okuyorlar.Rektör Prof. Dr. Burhanettin Uysal üniversitelerin eğitim yuvası olmasının yanı sıra, öğrencilere hayata dair bilgilerin verildiği yerler olduğunu belirterek, şöyle konuştu:“Aydınlatma direklerine ünlü şahışların eğitimle ilgi sözlerini astık. Üniversitemizde eğitimini sürdüren öğrencilerimiz mezun olduğunda, akıllarında eğitim ve insanlık adına sözler kalacak. Bu uygulamadan öğrencilerimiz de memnun. Hatta onlarda bazı sözler bulmuşlar, onları asmamızı talep ettiler. Yaklaşık 30 adet ışıklı pano asacağız”

İlköğretim kitabında kazık soru


Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilköğretim okulları 3’üncü sınıflara dağıtılan ‘İlköğretim Matematik 3 Öğrenci Çalışma Kitabı’nda yer alan mantık sorusu tartışma yarattı.


Bu sorunun ilköğretim üçüncü sınıf öğrencileri için ‘kazık soru’ olduğu belirtilirken, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, konuyu Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'na iletme kararı aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İlköğretim Okulları için, Hülya Nalan Mamaç, Nevzat Ünsal ile Fatma Derya Yavuz’un yazdığı yeni müfredata göre hazırlanan İlköğretim 3’üncü sınıf Matematik Öğrenci Çalışma Kitabı’nın 85’inci sayfasındaki soru dikkat çekti. Kitapta, ‘İlginç’ başlığıyla verilen soru şöyle:
“Levent ve Bülent oğullarıyla balık tutmaya gittiler. Levent oğlunun tuttuğu balığın iki katı kadar balık tuttu. Bülent de oğlunun tuttuğu balığın iki katı kadar balık tuttu. Toplam 21 balık tutulmuştu. Levent’in oğlunun adı Mert’ti. - Bülent’in oğlunun adı nedir?
- Her biri kaç balık tutmuştur?”


TALİM TERBİYE KURULU'NA İLETİLDİ
Konya İl Milli Eğitim Müdürü Halil Şahin, yeni müfredatta ezberciliğin yerine çocukların araştırmaya yönelik bir eğitim görmelerinin hedeflendiğini söyledi. Kitapta yer alan ‘kazık soru’ ile ilgili uzmanlarla değerlendirme yaptıklarını belirten Halil Şahin şunları söyledi:
“Sorunun soruş şekli, rakamların içerisinde verilen bilgiler, bir babanın evladının isminin ne olup olmadığı yok. Herkesin soruyu görür görmez cevabı şu diyeceği bir şey yok. Arkadaşlarımızla toplanıp konuyu Talim Terbiye Kurulu'na iletme kararı aldık.”

Adana Okulları Sitesi


Adana okullarının tanıtıldığı http://www.adanaokullari.com/ sitesi yayınına başlamış. Kendilerine hayırlı uğurlu olsun...

100 Temel Eser Yaklasim – Uygulamalar – Oneriler Konulu Panel Sonuc Bildirgesi

Turkiye Egitim Yayincilari Dernegi tarafindan duzenlenen "100 Temel Eser Yaklasim – Uygulamalar – Oneriler" baslikli panel 14.01.2009 gunu Turkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapilmis ve panelde asagidaki gorus ve oneriler konusmaci ve katilimcilar tarafindan sunulmustur.1.Oturum Oturum Baskani Yusuf Ekinci tarafindan yonetilmis ve katilan konusmacilar sirasiyla ozetle sunlari soylemislerdir:Zubeyir Yilmaz "Talim Terbiye Kurulu Uyesi ve Kurul Baskan Yardimicisi"Okuma aliskanligi ve estetik duyarliligi gelistirmek uzere olusturulan listenin sinirli bir secki olmadigini yeni eklemeler yapilabilecegini ve ogretmenlerin uygulamada daha ozgur davrandiklarini belirtmistir.Doc. Dr. Aytekin Yilmaz "Kutuphaneler ve Yayimlar Genel Muduru"Bu tur listelerin duragan toplumlar yaratabilecegini ve devletci bakisin agirlikli olabilecegini de belirtti. Kusatici ve daraltici etkisi olacagini ileri surdu.Musa Akkas "Turk - Egitim – Sen Toplu Gorusme Sekreteri"Dil ve ortak kultur birliginin olmasi gerektigine dayanarak liste olusturmanin dogru oldugunun ancak denetimsizlik nedeniyle kalitesiz urunlerin oldugunu vurguladi. Yasayan yazarlarin olmamasini eksiklik olarak gordugunu belirtti.Zubeyde Kilic "Egitim – Sen Genel Baskani" Bu seckinin olusturulmasiyla egitimin piyasa ortamina terk edildigini, sorgulanamayan bir ortam yaratildigini, sayisal sinirliligin baska sinirlari da beraberinde getirdigini okul oncesi 1.2.ve 3. siniflara donuk kitaplarin olmadigini, cevirilerin yanlis oldugunu, iceriklerin uygunsuzlugunu vurguladi.Erol Battal "Egitim Bir – Sen Genel Teskilatlandirma Genel Sekreteri" Listelerin takdire sayan oldugunu belirterek okuma aliskanligini gelistiren zenginlestiren bir proje oldugunu, bakanlik desteginin ogretmenleri tesvik edici oldugunu ifade etti.Celal Musaoglu "Turkiye Egitim Yayincilari Dernegi Basin Yayin Sekreteri" Sinirli sayida olusturulan bir listenin kendi icinde sorunlar yarattigini yayinci ve yazarlar acisindan engelleyici durumlar olusturdugunu, alanin gelismesine onemli darbe vurdugunu, bu nedenle bu seckinin geri cekilmesi gerektigini belirtti. Bunun TTK’nin inceleme surecinin ogretmene birakilmasinin ardindan ogretmenlere guvensizligi yansitmasi nedeniyle de bu listenin tasidigi sakincalari vurguladi ve geri cekilmesi talebini yineledi.2.OturumBaskan Cetin Tuzuner yonetiminde oturuma baslandi;Mustafa Ruhi Sirin "Cocuk Vakfi Baskani"Secki projesinin olusum surecinden soz etti. Okunan program disinda liste aciklanmasinin ciddi yanlislari icerdigini ve 100 Temel Eser Genelgesi’nin iptal edilmesi gerektigini soyledi. Olmamasi halinde 100 Temel Eser Genelgesi’nin iptali icin dava acilmasini onerdi. Sendikalarin dava acarak genelgeyi iptal ettirmesini talep etti.Prof. Dr. Ali Gultekin "Osman Gazi Universitesi Ogretim Uyesi"100 Temel Eser’in cocuga goreliginin soz konusu olmadigini, klasiklerin ve diger kitaplarin cocuk gercekligini icermedigini, seckinin bu nedenle geri alinmasini onerdi.Yrd. Doc. Dr. Fahri Temizyurek "Gazi Universitesi Ogretim Uyesi"Sirin’in dusuncelerine katildigini klasiklere yapilan mudahalenin yanlisligini bunun edebiyat anlayisiyla bagdasmayacagini vurguladi.3.OturumProf. Dr. Ayla Oktay’in yonetiminde gerceklesen 3. oturumda;Enver Ercan "Turkiye Yazarlar Sendikasi"Ilk sozu alan Enver Ercan konuya donuk dusuncelerinin Varlik Dergisi’nde yayimlanan dosyalarla sinirli oldugunu bunu arkadaslariyla paylasacagini soyledi.Niyazi Simsek "Turkiye Yayincilar Birligi 2. Baskani"Haziran 2007-2008 tarihleri arasinda Turkiye’de 21.000 baslik altinda toplam 117.500.000 adet kitap basildigini, bunlarin yarisini devletin bastigini, en buyuk yayinci olan devletin yayinciliktan cekilmedikce sektorun sorunlarinin cozulemeyecegini vurguladi. Yayincilik sektorunun zor durumda oldugunu yayinevlerinin ve kitapcilarin kapanmakta oldugunu, 100 Temel Eser listesinin yayincilar arasinda haksiz rekabete yol actigini, seckinin cocuk edebiyatina darbe vurdugunu belirtti. Mine Soysal "Cocuk ve Genclik Yayinlari Dernegi Genel Sekreteri"Bizlerin sorumlulugunun diger yazarlara gore daha agir oldugunu kendisi kitap okumayan ogretmen yaratildigini, cocuk edebiyatinin cocuk gercekligi tasiyan eserlerle zenginlestirilmesi ve seckinin geri cekilmesi gerektigini belirtti.Yrd. Doc. Dr. Necdet Neydim "Istanbul Universitesi Edebiyat Fakultesi" Seckiye en basta karsi ciktigini, sakincalarina yazdigi makalelerle degindigini, uzulerek hakli ciktigini vurguladi. Seckinin zenginlik degil, sorunlar getirdigini belirtti.Erbay Kucet "Cocuk Edebiyatcilari ve Sanatcilari Dernegi Baskani"100 Temel Eseri onerenlerin, cocuklara guvendigini ancak ogretmenlerine guvenmedigini vurguladi.Cafer Vayni "Turkiye Yazarlar Birligi Istanbul Subesi Yonetim Kurulu Uyesi"Oznel goruslerini soyle ozetledi: "Proje bir aldatmacadir. Cocuklarin ozgurluk alanlarini daraltmistir. Devlet tavsiye edebilir ancak dayatamaz" dedi.Hayati Bayrak "Basin Yayin Birligi Baskani"1980’lerde kitap ile silah ayni yere kondu ve kitabin tehlikeliliginin one cikartildigini ve okuma kulturunden uzaklastirildigini, 100 Temel Eser’in kolaylik sagladigini vurguladi, Ulusal Yayin Kongresi’nde sorunlarin gundeme getirilmesini onerdi.Nilay Yilmaz "Cocuk Edebiyati Arastirmacisi"Konusmasinda ozellikle sorular sordu ve bunlarin yanitlarini aradi. Cocuk ve genclik kitaplarini nasil goruyoruz? Bireysel ve toplumsal guclenme araci mi, baski ve egemenlik iliskilerini guclendirme araci mi? Sonuc olarak, konusmacilarin agirlikli bir cogunlugu "100 Temel Eser" seckisinin geri cekilmesi gerektigini; cunku projenin uygulamada, baslangicta belirlenen amaclarinin disinda bir surece girdigini, bunun hem yayincilik, hem edebiyat, hem egitim sureci acisindan ciddi sakincalar icerdigini vurguladilar.

Akbank’tan eğitime Düşünme Gücü desteği




Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Akbank arasında imzalanan anlaşmayla başlatılan projenin ilk aşaması 2010 yılının nisan ayında tamamlanmış olacak. Bu sürede, eğitilecek öğretmenler vasıtasıyla ulaşılacak 200 bin öğrencinin düşünce becerileri geliştirilecek.
Düşünme Gücü Projesi, Milli Eğitim Bakanı Bakan Hüseyin Çelik, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ve ERG Direktörü Üstün Ergüder’in katılımıyla imzalandı.
Törende konuşan Bakan Çelik, “Bu çerçevede bu protokol, eğitimin geleceği adına önem taşımaktadır” dedi.
Suzan Sabancı Dinçer de, ‘Düşünme Gücü Projesi’ ile tüm gençlerin soran ve sorgulayan bireyler haline gelebilmesini hedeflediklerini belirtti. Projenin ilk ayağı için İstanbul, Ankara, İzmir, Kahramanmaraş, Adana, Samsun, Kayseri ve Van pilot iller olarak belirlendi. İki yıl sürecek projenin ilk aşamasında 200 bin öğrenciye ulaşılacak.

iNSANIN ELEMENTLERİ…


Oksijen dışında insan vücudunun yüzde 61'lik bölümü, 24 yaşamsal elementten oluşuyor. Karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve fosfor, bunlar arasında e n önemlileri... Ancak vücudumuz, uranyum ve altın gibi dünya üzerinde bulunan 90 ayrı elementi de barındırıyor. En ilginçleri, Cambridge Üniversitesi kimyacılarından John Emsley tarafından a'dan z'ye alfabetik sıraya kondu. Elementlerin değerleri, 70 kilo ağırlığındaki bir insanın vücuduna göre düzenlendi.

İnsan vücudu çok karmaşık bir yapıya sahip. Genetik kodları oluşturan DNA'lar ve çok sayıda element, yaşamsal işlevlerin daha sağlıklı yürütülmesini sağlıyor. Bu elementlerin üstlendiği görevler çok farklı... Alkolün vücuttan atılmasından, cinsel uyarıma, sinir sisteminin dengelenmesinden, vücut ısısının kontrol edilmesine kadar çok çeşitli amaçlara hizmet ediyorlar. Hiç işe yaramayanlar da var. Ancak, az ya da çok miktarda bulunmaları halinde sorunlara yol açıyorlar...

-------------------------------------------------------------------

As - Arsenik (7 miligram)
Pisibalığı, istiridye, midye ve ka­rides gibi deniz ürünlerinden çok miktarda yendiğinde, fazlasıyla arsenik alınmış oluyor. Ancak, insa­nı zehirlemek için yeterli değil. Ar­senik uyarıcı görevi üstleniyor ve kurnaz at yarışçıları, bunu doping amacıyla kullanıyorlar. Bir atın id­rarında arsenik bulunması, ulusla­rarası kurallar çerçevesinde do­ping sayılıyor.
19.yüzyılda Avusturyalı köylü­ler, arsenik için öldürücü doz ka­bul edilen miktarın iki katını, hafta­da 2 ya da 3 kez tüketiyorlardı . Bu sayede yüksek tepelerde daha hızlı yürüyorlardı. Arsenik, Char­les Dickens da dahil pek çok kişi­nin afrodizyak amaçlı kullandığı bir element. Günümüzde, Çinli hekimler, hastalarını arsenikle tedavi ediyorlar. ABD'de de, Trisenox adı verilen arsenik hapı, kan kanseri tedavisinde kullanılıyor. Çünkü normal kan hücrelerinin üretimini hızlandırıyor.

Br - Brom (260 miligram)
Brom, bir anti-Viagra hapı gibi değerlendirilebilir. Negatif şekli Bromür (Br-) cinsel güdüleri durduruyor. Bu nedenle, Kraliçe Victo­ria döneminde cinsel ilişki günah kabul edildiğinden, doktorlar tara­fından çok sık reçeteye yazılıyordu. Bromür, psikiyatrik hastalıkların her türünde ve sakinleştirici ola­rak kullanıldı. Günümüzde toksik madde sayıldığından tercih edilmi­yor. Bromürden uzak durmak isti­yorsanız, marulla kerevizi azaltın ve bol meyve yiyin. Çünkü meyve­de neredeyse hiç bulunmuyor.

Co - Kobalt (2 miligram)
Sinir sistemini düzenleyen ve B12 vitamininin bir parçası olan kobalta vücudun ihtiyacı var. Hay­van B12 vitaminini üretebiliyor; ancak, insan bunu gerçekleştire­miyor. İnsan, bu vitamini sardalye, somon ve yumurtadan sağlıyor ya da bağırsaklarda yaşayan bakteri­lerden alıyor. Vücudun günde 1,5 mikrogram kobalta ihtiyacı var; ama bunun B12 vitamini şeklinde olması gerekli. C kategorisindeki en önemli element karbon... Biyo­lojik moleküllerin her parçasında var olan karbonun vücuttaki mikta­rı 16 kg . Yine kalsiyum ( 1,2 kg .), bakır (70 miligram), krom (2 milig­ram) ve klor ( 95 gram ), elementler tablosunda C harfi ile başlayan simgelerin en yaşamsal olanları.

Dy - Diprozyum (Yaklaşık 1 mikrogram)
Bu metal, halojen lambalarda çok yoğun ışık üretmek amacıyla kullanılıyor. Aynı zamanda silinebilir CD'lerde de var. İnsan vücu­dunda kemik dokusunda, karaci­ğerde ve böbreklerde bulunuyor; ama kaynağı gizemini koruyor.

Eu- Öropiyum (Yaklaşık 1 mikrogram)
Diprozyum gibi, öropiyum da vü­cutta çok az miktarda bulunuyor. Ancak, nasıl üretildiği ya da nereden alındığı bilinmiyor. Ay yüzeyin­deki kayalar incelendiğinde, dün­yaya oranla çok daha fazla miktar­da var olduğu görüldü. Bilim adam­ları, bu metal yönünden zengin bit­kiler yetiştirmeyi amaçlıyorlar.

F- Fluor (6gram)
Fluor, az miktarlarda olmak kay­dıyla fluorür (F-) kadar gerekli. Ço­ğu kemiklere, özellikle de dişlere giderek güçlenmelerini sağlıyor. İç­me suyu ve diş macununa katılıyor. Ancak vücut, ihtiyacı olan miktarı en çok tavuk, domuz eti, yumurta, patates, peynir ve çay (bir fincanda 0,4 miligram} gibi doğal besinler­den sağlıyor. Denizlerde fazla mik­tarda bulunduğundan balıklar, fluor yönünden zengin...

Ge - Germanyum (5 miligram)
Sarımsak ve ginsengin (Çin'de ilaç yapımında çok kullanılan bir tür kök) germanyum barındırması, bu besinlerin vücuda neden bu kadar yararlı olduğunu açıklıyor. German­yum üstünde yapılan araştırmalar­da, bağışıklık sistemini güçlendirdi­ği ortaya çıktı. Ancak İngiltere Sağ­lık Bakanlığı, bazı besinlerin ger­manyum içermesinin tıbbi açıdan bir değer taşımadığını açıkladı.

H- Hidrojen ( 7 kilogram )
Hidrojen, DNA'nın öğelerinden biri ve yaşayan her hücre molekü­lünün de bir parçası. DNA içindeki toplam miktarı, su içindeki hidro­jenle azalıyor. İnsan bedeni sağlıklı kalabilmek için, günde 2,5 litre suya ihtiyaç duyuyor. Bunun yarısı suyla diğer yarısı da yiyeceklerle alınıyor. Su kaybeden kişiye çok yüklü miktarda su verilmesi halin­de kişi ölebilir. Çünkü aşırı su, kalp kasındaki sodyum ve potasyum dengesini bozarak ani kalp krizi­ne yol açıyor.

I – İyot (20 miligram)
İyot genellikle, vücut sıcak­lığını denetleyen hormonun üretildiği tiroit bezinde bulu­nuyor. Azı, tiroit bezinin uza­masına bağlı olarak boyun terlemesine: dolayısıyla halsizliğe ve üşümeye ne­den oluyor. Fazlasıysa, aşırı hareketliliğe sürük­lüyor. Yoğun tarım tek­nikleri sonucunda top­rakta iyot azaldığı için, özellikle Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülke­lerde 750 milyon kişide iyot eksikli­ği baş gösterdi. Dünya Sağlık Örgü­tü, 2000 yılında aldığı bir kararla, sofra tuzunda bulunması gereken iyot miktarını kilogramda 15 milig­ram olarak belirledi. Böylece gün­de 5 gramlık iyot alımı ihtiyacı karşılayacak.


Ay yüzeyindeki kayalar üzerinde yapılan araştırmalarda, öropiyum yönünden zengin oldukları tespit edîld
Hidrojenin büyük bölümü suda bulunuyor. Hızlı su kaybı çok tehlikeli.

Db J - Joliotyum
Aslında tabloda J ile başlayan bir element yok. Fransız fizikçi Frederic Joliot-Curie' nin (Marie Curie'nin üvey oğlu) bulduğu 105 joli­otyum elementi, günümüzde dubnium olarak adlandırılıyor. Çok az sayıdaki atomda bulunuyor; ancak, bir dakikadan az süre içinde yok oluyor. Bu nedenle, vücutta zaman zaman ortaya çıkmasına rağmen, miktarına ilişkin bir rakam vermek mümkün değil.

K- Potasyum ( 140 gram)

Potasyumun K simgesi, elemen­tin Almanca kökenli olan adı "kalium" dan geliyor. Vücutta, en çok kır­mızı kan hücreleri potasyum içeri­yor. Bunu kaslar ve beyin dokusu izliyor. Bir gün içinde alınması önerilen miktar 3,5 gram ... Ku­ru üzüm, yerfıstığı, muz, pata­tes, domuz eti, mantar ve çikolata, potasyum açısından zengin besinler. Diyet yapan kişilerin potasyum içeren be­sinleri seçmesi tavsiye edili­yor. ABD'de iğneyle idam et­me sırasında vücuda potas­yum klorür şırınga ediliyor. Bu. kalp atışlarını denetle­yen sinir hücrelerindeki potasyum hareketini en­gelliyor ve kalp duruyor. Aynı zamanda radyoak­tif bir element. Vücutta her saniyede 2.500 potasyum atomu parçalanıyor. Bu durum, do­ğanın genetik değişimi üretmesini destekliyor.

L- Lityum (7 miligram)
Aslında, insan vücudunun bu ele­mente ihtiyacı yok. Ancak, doğada yaygın şekilde bulunduğundan pa­tates, portakal, marul ve lahana gi­bi besinlerle ister istemez alınıyor. 1949'da Avustralyalı doktor John Cade, lityumun domuzlar üstündeki sakinleştirici etkisini keşfetti ve en azılı manik hastasında bunu dene­di. Hastası şaşırtacak derecede sakinleşti; hatta iki ay sonra işinin ba­şına döndü. Günümüzde manik depresyon tedavisinde kullanılıyor. Beyinde manik depresyona yol açan kimyasal iletiyi engelliyor.

Mo - Molibden (5 miligram)
Molibden, alkolü vücuttan atan aldehit oksidaz adlı karaciğer enzi­minin bir parçası. Vücudun ihtiyacı olan en az miktar 0,05 miligram; ancak, alınma miktarının 0,4 milig­ramı geçmemesi gerekli. Aksi takdirde toksik etki yaratıyor. En çok molibden içeren besinler domuz ve kuzu eti, dana ciğeri, yeşil fasulye, yumurta, ayçiçeği çekirdeği, bezel­ye ve yulaf...

Ni - Nikel (15 miligram)
İnsan için yararı olup olmadığı tam olarak bilinmiyor. Ancak, hay­vanlar için yaşamsal bir önem taşıyor. Bu nedenle metali çok az miktarda almak yeterli. Her şeye rağmen, eksikliği insan büyümesi­ni engelliyor. Yiyeceklerdeki çözü­lebilir nikel kolayca emiliyor; an­cak, metal nikel, tenle temas etti­ğinde kaşıntıya neden oluyor. Bu nedenle jartiyerlerinde metal askı bulunanlarda bu kaşıntılar sıklıkla görülüyor.

O2 - Oksijen ( 43 kilogram )
Vücudun yaklaşık yüzde 60'lık bölümü oksijenden oluşuyor. Su halinde bulunduğundan vücut ağırlığının yüzde 89'undan sorumlu. İn­san beyni işlevlerini sürdürebilmek için oksijene muhtaç. Beyin hücre­leri, oksijen gitmediği taktirde bir dakika içinde ölmeye başlıyor. Yük­sek miktarlarda alınan oksijen de eksikliği kadar tehlikeli. Dalgıçların 10 metrenin altında saf oksijeni so­lumamaları gerekli. Çünkü ciğerle­rinde büyük hasara yol açıyor. Bu durum yüzünden boğulan pek çok dalgıç var. Bu nedenle, yükseltilmiş oksijen bileşimi "nitrox" kullanma­ları tavsiye ediliyor.

P- Fosfor ( 780 gram )
Doğada sadece fosfat olarak bu­lunuyor. Fosfor atomu 4 oksijen atomuna bağlı. İskelette kalsiyum fosfat şeklinde mevcut, ancak, be­yin de bol miktarda fosfor içeriyor. En etkin hali, günde, saatte 1 kg . gibi yüksek bir miktarda üretildiği ve dönüştürüldüğü enerji molekü­lü ATP içinde yer alıyor. İnsan is­keleti, yüklü bir fosfat rezervi ka­bul edilebilir. Ton ve somon balığı, sardalye, karaciğer, hindi, tavuk, yumurta, peynir zengin fosfor kay­nakları…

Rb- Rubidyum (680 miligram)
İnsanın rubidyuma ihtiyacı yok; ancak, vücut diğer gerekli element­lere oranla daha fazla miktarda ru­bidyum içeriyor. Bu durumdan po­tasyumun sorumlu olduğu söylene­bilir: çünkü, bu iki element doğada birlikte bulunuyor. Bitkiler her ikisi­ni birden emiyor; ama, potasyu­mun emilme oranı rubidyuma göre daha fazla. Soya fasulyesi, çimen ve elmada en çok, çay ve kahvede ise az miktarda var.

Se - Selenyum (14 miligram)
Vücudun her hücresi, kanser ve kısırlığa karşı koruma sağlayan milyonlarca selenyum atomu içeriyor. Saç, böbrekler ve erbezleri en yüksek düzeyde bulunduğu bölüm­ler. Vücudun gereksinim miktarı çok az bile olsa aşıldığında, selen­yum zehirlenmesi riski ortaya çıkı­yor. Bunun en açık belirtisi, nefes almada zorluk ve metil selenyum gazının yol açtığı ağır vücut koku­su. Erkekler için tavsiye edilen gün­lük miktar 75 mikrogram, kadınlar­da ise 60 mikrogram... Genellikle kahvaltılık tahıllar ve kepekli ek­mek yoluyla alınıyor. Brezilya fındı­ğında çok bol miktarda bulunuyor. Ton balığı, morina balığı, somon ve yer fıstığı diğer yoğun olduğu be­sinler. İtalya'da çok sevifen "Albatrellus pes-caprae" türü kültür man­tarının 100 gramında 3.700 mikrog­ram selenyum var. Bu miktarda mantarla yapılacak bir yemek gün­lük dozu 8 kat aşıyor.

Si - Silikon dioksit, Kuvarts ( 1 gram )
Silikon kemik büyümesinde etki­li, aynı zamanda deride de bulunu­yor. Ekmek ve kahvaltılık tahıllar en zengin silikon barınağı. Hamile kadınların silikona daha fazla ihti­yacı var. Şalgam suyu ya da turşu gibi besinlere aşermelerinin nede­ni, vücutlarındaki silikon ihtiyacının artması. Silikonun yaygın kullanıl­dığı bir başka alan da estetik cer­rahi. Göğüslerini büyütmek isteyen kadınlarda 1990'lı yıllarda kullanıl­maya başlayan silikonun, birtakım sağlık sorunlarına yol açtığı da gö­rüldü. Bunların başında göğüs kan­seri geliyor. Ancak bilimsel araştır­malar göğüs kanserine yakalanma riskinin silikonla ilişkili olmadığını ortaya koyuyor.

Tl - Talyum (0,5 miligram)
Potasyumla birlikte bulunan bir diğer element de talyum... Böbrek­ler ve karaciğer yoğun bir biçimde talyum içeriyor. Talyum, deri yo­luyla da emilebilen toksik özelliğe sahip ağır bir metal. Bileşenlerinin fazla alınması, tırnak düşmesine yol açıyor. 20. yüzyılın başlarında, baş derisindeki mantar etkenli saç dökülmelerini tedavi etmek amacıyla kullanılıyordu. 1962 ile 1971 yılları arasında Graham Young adlı seri katil çok sayıda insanı çay­larına talyum katarak zehirledi.

U- Uranyum (0,1 miligram)
Eğer vücuttaki uran­yum, atom enerjisine dönüştürülebilseydi, çok büyük bir güç elde edilebilirdi. Yemek yo­luyla alınan uranyumun günlük miktarı yaklaşık 1 mikrogram civarında; ancak, çoğu emilmeden atılıyor. En çok mısır ve pa­tatesle vücuda giriyor. Kana karıştı­ğı zaman, iskelette ve kemiklerde birikiyor. Bu aşamadan sonra uran­yumun vücuttan atılması çok zor.

V- Vanadyum (0,1 miligram)
İnsan vücudu için gerekli bir başka element olan vanadyum, sağlıklı büyümede etkili. Vücutta, ihtiyaç duyulandan daha fazla miktarlarda barınıyor. Günde orta­lama 40 mikrogramlık bir miktar insan için fazlasıyla yeterli. Deniz ürünleri ve karaciğer, en çok va­nadyum içeren besinler. Ayçiçeği ve pirinçte de var.

W- Volfram, tungsten (20 mikrogram)
Radyoaktif tungsten izleyicisi ile yapılan testler sonucunda, günlük alımının yaklaşık 12 mikrogram ol­duğu tahmin ediliyor. Ancak, bu miktarın tamamı emilmiyor. Emilen kısım kemiklere ve dalağa gidiyor. Bitkiler tungsteni topraktan sağlı­yor. Üzüm ve arpada ölçülebilir oranlarda bulunuyor.

X- Ksenon (Çok az miktarda)
Kanda az miktarlarda var olma­sına karşın, bu iç gazın biyolojik bir rolü yok. Atmosferden geliyor ve yaygın bir şekilde, uzay mekiğini hareket ettiren iyon motorlarında yakıt olarak kullanılıyor. Yan etkisi olmadığından, günün birinde ame­liyatlarda anestezi amaçlı kullanıla­bilir. Günümüzde çok pahalı oldu­ğu için tercih edilmiyor.

Y- İtriyum (0,5 miligram)
Hakkında çok az şey bilinen bu metal, anne sütünde var. Aslında hiçbir faydası yok; karaciğer ve kemiklerde barınıyor. Çok az besin­de, örneğin lahanada bulunuyor. İt­riyumun radyoaktif izotopu kanser tedavisinde kullanılıyor. Kanser hücrelerine ekleniyor ve radyasyonuyla onları öldürüyor.

Za - Çinko (2,3 miligram)
Erkeklerin en çok ihtiyaç duydu­ğu çinko, menide barınıyor ve yok­luğu sperm sayısında azalmaya yol açıyor. Buğday, tatlı patates, marul, kırmızı et ve istiridye zengin çinko depoları... Kazanova'nın favori yiye­ceğinin istiridye olmasına şaşırma­mak gerek. Mısır'daki erkeklerin ço­ğunda, çinko eksikliğine bağlı ola­rak büyüme bozuklukları ve cinsel sorunlar görülmüştü. Bu da, Mısır topraklarındaki çinko azlığına bağ­lanmıştı. Diyet uzmanları, normal tedavi yöntemlerine cevap vermeyen anorexia nervosa, âdet ön­cesi gerilim, depresyon, sivilce ve grip gibi hastalıklarda öneriyorlar.

Hazırlayanlar : merakediyorum grubu, Kerem, Bahadircan, Coskun
Kaynak : Focus Aralık 2001 "İnasının elementleri" başlıklı yazıdan alınmıştır.
Paragraf başlıkları ilave edilmiştir. Resimlerde kirlilik yaratmamak için grup adı vs. kullanılmamıştır.
Lütfen paylaşırken bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.

Gazzeli Çocuklara şiir





Gazze Masalı
Masal okuyordu annem
Alice harikalar diyarındaydı
Bombalar yağdığında
Düşlere daldım

Masal okuyordu babam
Kardan adamlar vardı
Bombalar yağdığında
Düşlere daldım

Aydın İleri

İş Sanat’ta çocuk etkinlikleri

İş Sanat, ocak ayından itibaren, çocuklara yönelik iki yeni etkinliğe ev sahipliği yapacak.
Oyuncu Memet Ali Alabora ve piyanist Emir Gamsızoğlu tarafından hazırlanan ve çocukların klasik müzik eşliğinde keyifli dakikalar geçirmesini amaçlayan “Çocuklar İçin Notada Yazmayanlar”, 4 Ocak’tan itibaren mayıs sonuna kadar İş Sanat’ta sahnelenecek. “Klasik müzik deyince aklınıza ne geliyor?” sorusunun çıkış noktası olduğu oyunla, çocukların bir yandan klasik müzikle tanışmaları, bir yandan da eğlenceli zaman geçirmeleri hedefleniyor. Öte yandan, Işıl Kasapoğlu’nun yeni oyunu “Bilmelisin ki...” 11 Ocak tarihinden itibaren mayıs sonuna kadar her ay İş Sanat’ta sahnelenecek. Türk masalları ve versiyonlarından oluşan, bir orta oyunu havasında sahnelenecek olan “Bilmelisin ki...”de, aralarında Keloğlan, Nasreddin Hoca, meddah, bilge ve hipopotamın da olduğu sayısız karakter, oyunun kahramanı Ali’yi ve tüm küçük izleyicileri Doğu ve Batı dünyasının ‘bilgeleri’ arasında bir yolculuğa çıkaracak.